NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
102 - (2606) حدثنا
محمد بن
المثنى وابن
بشار. قالا:
حدثنا محمد بن
جعفر. حدثنا
شعبة. سمعت
أبا إسحاق يحدث
عن أبي
الأحوص، عن
عبدالله بن
مسعود، قال:
إن
محمدا صلى
الله عليه
وسلم قال "ألا
أنبئكم ما
العضة؟ هي
النميمة
القالة بين
الناس". وإن محمدا
صلى الله عليه
وسلم قال "إن
الرجل يصدق حتى
يكتب صديقا.
ويكذب حتى
يكتب كذابا".
[ش
(العضة) هذه
اللفظة رووها
على وجهين: أحدهما
العضة، بكسر
العين وفتح
الضاد المعجمة،
على وزن العدة
والزنة.
والثاني
العضة بفتح العين
وإسكان
الضاد، على
وزن الوجه.
وهذا الثاني
هو أشهر في
روايات
بلادنا،
والأشهر في كتب
الحديث وكتب
غريبه. والأول
أشهر في كتب
اللغة. ونقل
القاضي أنه
رواية أكثر
شيوخهم. وتقدير
الحديث،
والله أعلم:
ألا أنبئكم ما
العضة الفاحش
الغليظ
التحريم؟].
{102}
Bize Muhammed b. Müsennâ
ile İbni Beşşâr rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet
etti. (Dediki): Bize Şu'be rivayet etti. (Dediki): Ebû İshâk'ı,
Ebû'l-Ahvâs'dan, o da Abdullah b. Mes'ud'dan naklen rivayet ederken dinledim.
Abdullah şöyle demiş:
Gerçekten Muhammed
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Dikkat edin, size ahdin
ne olduğunu söyleyeyim. O insanlar arasında alıp yürüyen koğuculuktur.»
buyurdu. Ve gerçekten Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem),
«Şüphesiz kî, kişi doğru
söylemekte devam ederek nihayet doğrucu yazılır. Ve yalan söylemekte devam
ederek nihayet yalancı yazılır.» buyurdular.
İzah:
Adh yahut Idah:
Koğuculuk ve yalancılık mânâlarına gelir.
Koğuculuk: Ara bozmak
için birinden diğerine lâf taşımaktır. Hadîs-i şerîfden murad: Size şiddetle
haram kılınmış olan en çirkin yalancılığı haber vereyim, demektir.
Hadîs-i şerîf doğru
söylemekte devam eden bir kimsenin nihayet Allah indinde sıddîk yâni doğrucu; yalan
söylemekte devam edeninse nihayet yalancı diye tescil edileceğini
bildirmektedir ki, bu iki zıddın dünyadaki mertebeleri düşünülürse, âhirette
mahşer halkının huzurunda birinin ne kadar mes'ud, diğerinin ne derece rezil
rüsvay olacağı tasavvur edilebilir.